KUZEY EGE ADALARI - 2. Kısım: Midilli Adası

Eylül 28, 2017

Günlerden 25 Ağustos Cuma. Saat 09.00'da Midilli'ye hareket edecek feribota binmek üzere Ayvalık Deniz Hudut Kapısı'na geldik. Ayağımız uğurlu gelmiş olmalı, zira bizden sonra oluşan kuyruğun güzelliği...

   

Feribot saati 09.00 olmasına rağmen ulaşım konusunda burada da rötar yaşadık. Hava kara deniz fark etmiyor maalesef.
Neyse efendim, ortalama 40 dk süren yolculuktan sonra Midilli Adası'ndaki Mitilini Limanı'na vardır. Feribottan indikten sonra limanın çevresini yürüyerek almamız gerekti. Yarım ay gibi, ayın bir ucunda indik, diğer ucundaki otobüs duraklarına yürüdük 10-15 dk kadar.
Bizdeki iETT orada KTEL olarak geçiyor. Tüm otobüs saat ve durak bilgisini buradan edindik.
İstikamet en çok önerilen, görülmesi mutlaka gereken yer Molivos. Saat 11.00'de kalkan 15 numaralı Molivos otobüsüne kişi başı 7. Euro'luk biletlerle bindik.
Güler yüzlü bir işletmecisi vardı. Yol yordam ne nerededir tüm abuk sorularımıza yanıt oldu, hatta anlamayınca kendi elleriyle bize haritalar çizdi :) 
Burası 4 odalı, ufacık bir butik otel (sanırım 4 odalı, üst katında oda var mıydı bilmiyorum). Odamızın hemen önünde otelin bekleme balkonu vardı. Oldukça minnoş.



Ve bikiniler giyilir Molyvos Beach'e koşulur. Denize çıkan yolu bulmakta birazcık zorlandık. Genişçe bir tesis veya cafeler dizisi beklemeyin. Onun yerine oldukça sakin bir kıyı şeridi, kıyının başlangıcı yıkılmış bina kalıntıları, çer çöp çakıldı. Hayallerimizin yıkılmasından korkmadık değil. Arka yollardan denize paralel yürümeye devam edince birkaç otel karşımıza çıktı. Caretta carettalar gibi otellerin arasından denize doğru ilerledik resmen. Ağaçların altında, ağaçların bitip taşlık kumsalın başladığı bir yerde şezlonglara yayıldık. Eh kuzey Ege'de olunca çok da ılıman bir deniz suyu beklememek lazım. Tam olarak çivi çiviiii. Kumsal taşlık, denize girişte de hafif bir yokuş inişi düşünebilirsiniz. Yani öyle dümdüz yürü kumdan geç suya gir değil. Bazı etapları tamamlamanız gerek :) Arkadaşım Gülay tatile çıkmadan 2 ay önce ayağını kırdığından ilk günlerde denizi tadamadı. Bir süre sahilin ve birasının tam olarak keyfini çıkardı. Unutmadan, 2 şezlong + şemsiye için 5 Euro ödemeniz gerekiyor.

Tatile çıkmadan önce bloglardan "mutlaka görülmesi, uğramadan dönülmemesi, gitmişken aman da aman kokteylini içmeden dönülmemesi gereken" bir Congas Beach Bar olduğunu okumuştuk. Bir de ne görelim, sahilde oturduğumuz yerden orayı görebiliyoruz. Çatısındaki sazlıklar pek bir davetkardı :)

  


Nihayet çatısı sazlıklarla kaplı bara girdik. Burada lezzetli atıştırmalıklar, mis gibi kokteyller yapıyorlar. Bruschettaları mmmm çok başarılı. Gülaycığımla kokteyllerimizi söyledik, güneşin son salınımlarını güzel müzik eşliğinde seyre daldık. Molivos'un tatlı bir de çarşısı var. Dar sokaklar, arnavut kaldırımı yollar, yerel restoranlar, küçük mağazalar, keyifli Yunan müziği, batan güneş, temiz hava, mis gibi manzara daha ne olsun. Güneşin batışını bu kez de frappe eşliğinde izledik :) 

  

     

Akşam yemeğinizi canlı Yunan müziği eşliğinde yemek istiyorsanız, sonra bir güzel de oynarım diyorsanız önereceğim yer Hamam adlı Yunan restoranı ancak burada yemek yeme şansımız maalesef olmadı. Erken saatten rezervasyon yaptırmak gerekirmiş. Biz de Gatos Restorant'ta o akşam için rezervasyon yaptırdık. 


Klasik Yunan mutfağından tatlar aldık. Yalancı dolma, balda kızarmış peynir, sahanda karides ve yanında buz gibi Mythos bira karınlarımızı güzelce doyurmamıza yetti. Ayrıca ana yemek söylemeye gerek yok.

Yemekten sonra bir de tatlı teme heyecanımıza yenik düştük. Vitrinde sadece çikolatalı fıstıklı kek olarak bekleyen güzelim tatlıyı servis ederken üstüne şerbet döküyorlarmış. Keşke bunu önceden bilseydik. Elbette yedik.. ve sonrası büyük pişmanlık. O son tatlıyı yemeyecektik. Otele koşarak gittik :) 

Ertesi gün bir de Petra'yı görmek gerek diyerek erkenden yola çıktık. Molivos'tan Petra'ya tren olduğunu okumuştum bloglarda. Önceki gün Molivos içinde gördüğüm trenin oyun treni olduğunu sanmış dikkate almamıştım. Meğer gerçekten Petra'ya gidiyormuş. Ancak bavul konacak yer yok bu trenlerde. İyi ki otobüsle gidelim demişiz. Trenler şöyle, gerçekten tren :)

    

Petra oldukça tatlı bir yermiş. Sahil kısmı uzunca cafelerden oluşuyor. Şöyle ki deniz kıyısında minik balkonlar var, her bir balkon bir cafeye ait, cafeler de balkonların hemen karşısında sıralı, arada bir otobüslük yol uzanıyor. 



Çarşı içinde tatlı cafeler hatta kahvehane bile var. Ayrıca Petra'da müthiş ötesi elbiseler, bluzlar, şortlar satılıyor. Made in Philippines. O desen, renkler, modeller, keşke hepsi benim olsaydı :(

Neyse efendim, bu heyecanım daim kalsın :) Petra'da bavullarımızı bir cafeye bıraktık ve sahile geçtik. Buradaki cafelerin özellikle bavul gibi kocaman eşyaları emanet gibi birkaç saat almaları bir hayli ilginç geldi. Zira güvensizliğin bir yaşam biçimi olduğu topraklardan geliyoruz. Neyse efendim, Petra'nın kumsalı kumluk, denizi dalgalıdır. Su da biraz bulanıktır. Yani o gün öyleydi. Halbuki Molivos'ta deniz pırıl pırıl ve berraktı. Sahilde güzel güzel günümüzü geçirip akşam 4 otobüsüyle Mitilini'ye geçtik.

Burada kaldığımız otel: Fontana Rooms Hemen eşyalarımızı oteldeki miniminicik odamıza bırakıp kendimizi dışarı, akşam güneşinin vurduğu güzel limana attık.

Bloglarda yemek için Kalnterimi öneriliyor. Görüntüsü çok güzeldi ancak ilk gördüğümüz alternatife oturmak istemedik. Gezelim istedik. Dar sokaklardan geçtik tepelere çıktık evlerin arasından dolandık. İlginçtir ki günlerden Cumartesi ve hiçbir dükkan açık değildi. Tabi Türkiye'de her yerin 7/24 açık olmasına alışığız. Yemek için bir yer daha öneriliyordu ΚουτσομύτηςYerel restoranlardan biri burası. Yemeğimizi burada yedik. Çok da memnun kaldık. Grek salata, yalancı dolma, sardalya ve kalamar. Yanında ilk kez Barbayanni rakı içtik. Burada rakı susuz içiliyor. Minik rakı bardağına keyfe göre tek ya da duble dolduruluyor ve isteğe göre sadece buz ekleyerek yudum yudum içiliyor. 

Yemekten sonrası Mitilini'nin sokaklarını gezme, gün içinde nerede olduklarını bilemediğimiz insanlarla, Yunan dostlarla bir arada olma, alışkanlıklarını gözlemleme zamanı. Gençlik Küçük Beyoğlu benzeri sokaklarda, barlarda. Meğer akşam saat 8'den sonra insanlar sokaklara çıkıp sosyalleşiyormuş. Ertesi gün erkenden yola koyulup Sakız Adası'na geçeceğimiz için Midilli sayfasını burada sonlandırıyoruz. 

You Might Also Like

0 yorum