İlk iş Twitter hesabımı dondurmak oldu. Biri gitti. Kaldı 1556 uygulama.
Geçtiğimiz günlerde Clubhouse ile tanıştım. Bu uygulamada belirli konularda oda açıp birkaç konuşmacıyla sohbet başlatabiliyorsun. Dinleyiciler sadece dinleyici olarak katılıyor, isterlerse söz alıp sohbete dahil olabiliyorlar.
Toplamda 100 eşya ile hayatına devam edenler yenisi gelince var olanlardan birini eksiltiyorlar ya, bendeki o hesap değil yani Clubhouse geldi bir uygulama azaltayım fikriyle yapmadım ama artık Twitter'ın boşluğa haykırma özelliği batmaya ve uzay boşluğuna cümleler bırakmak artık hoşuma gitmemeye başladı ve ben de küçük enişteyi salıverdim gitti, darısı bırakacağım diğer uygulamalara. Şu cümlemi bir daha okudum, bağlacıyla virgülüyle 4 satır 1 cümle huh! Bari cümlelerimde sadeleşebilseydim.
Bahsettiğim Clubhouse'da geçtiğimiz akşam dijital minimalizm üzerine bir sohbet dinledim. Minimal yaşantı biçimleri hayatımıza bir şekilde dahil oluyorken sadeleşmenin dijital versiyonu neden olmasın: dijital hayatlarımızı bir düzene sokmak ve gerçekten ihtiyaçlarımız doğrultusunda sadeleşmek. Teknolojiyle aramızdaki her şeyi gözden geçirip bilinçli tüketmek.
😥 Bir dert ekranlara olan bağımlılığımız. Bağlılığımız değil, bağımlılığımız, benim deyişimle elimizde olmadan bir şekilde yapışık kalma hali. Cep telefonlarında ekran süresini takip etmeyen kaldı mı? Bunun bilimsel ve makul bir zaman limiti tanımlı mı bilmiyorum ancak kendi limitim fiziken midemin bulandığını ve başımın göz diplerimden itibaren ağrıdığını hissettiğim an yani +7 saat. KORKUNÇ! Bu şuna benziyor; toksik bir ilişki içindesin ama içindeyken farketmiyorsun, sana katkısı yok, sonrasında kuşbakışı totale baktığında farkına varıyorsun, aynı o hesap, sürekli sayfa yenilemek = bitmeyen merak hissi.
🔎 Bunun bir kök nedeni FOMO (fear of missing out) yani başkalarının haberdar olduğu bir şeyleri kaçırıyor olmaktan dolayı hissettiğimiz eksiklik ve tedirginlik. Dünyada şu an ne oldu, ne konuşuluyor, yeni bir eposta aldım mı, gündemde ne var diye giden meraklar. Şimdi kağıdı kalemi bırakıp iki dakika düşünebilirsin kendinde FOMO var mı yok mu diye.
😌 Bir başlık hayatımızı kolaylaştırması veya bazı alışkanlıkları daha kolay edinebilmek için çeşitli uygulamaları kullanmak. Mesela bir konuda notlar tutuyorsun veya okuduğun kitaplardan notların var fakat dağınıksın, bunların derli toplu ve kolay sınıflandırılabilir olması için uygulamalar kullanmak. Mesela alışkanlıklar edinmek, zinciri kırmamak istiyorsun veya pomodoro sayacı kullanarak daha odaklı, planlı iş bitirmek istiyorsun ve bunu yönetmek için uygulamalardan yararlanıyorsun diyelim. Burada kendime pek güvenemiyorum çünkü uygulama kullanımında sadeleşmeye gitmeyi isteyen biri olarak düzene gireceğim diye yeni uygulamaları telefonuma indirmek telefon bağımlılığı hastalığıma çözüm sağlamayacak sanki. Sonsuz döngüye girdim iyi mi! Çözüm farkında olmakta ve bilinçti kullanmakta.
💫 Bir çözüm önerisi uygulamalardan bildirim geldiğinde o sese direnmek veya bildirim seslerini tamamen kapatmak. "Acil bir şey olsa ararlardı" cümlesini kocaman bastırıp sağa sola asmak istiyorum :) Gelen bildirim her ne ise her şeyden de hemen haberdar olmayıvereyim. O telefonu bir kere elime alıp o bildirime baktıktan sonra konu konuyu açacak. En yakın arkadaşınla sohbete daldığında konular yarım kalıp başka konulara çok kere dalmışsındır, o hesap. Yaptığın paylaşım toplumsal onay ve beğeni almış mı (ne de olsa onaylanmak, kabul görmek ve varlığının biliniyor olması ihtiyacı bir dürtü), kalpler bırakılmış mı? Sürekli abur cubur yiyerek farkına varmadan sağlıksız hayatın engin denizlerinde yüzmekle benzer şekilde Twitter'da en son ne konuşulmuş, Pinterest'te yeni ne görseller var az gözüm bayram etsin, Instagram'da kimler yine aşırı efsane güzel hayatlar yaşıyor ve bunları göz alıcı kareler şeklinde filtre basıp paylaşmış, Facebook için bir şey türetemedim, anneme sormam lazım orada neler oluyorsa :) Bak yine konu konuyu açtı. Demem o ki o çınnn sesi seni dünyadan kopartıyor ve dakikalarını (ve saatlerini) yiyor. Sonuç abur cubur etkisi.
😰 Bir başka başlık birden çok sekme açıp birden fazla şeyi aynı anda öğrenmeye çalışmak, üyelikler başlatmak ama bunları etkin kullanmamak, sürekli favorilere ekleyip durmak. İlginç bulup mutlaka okumalıyım diyip kaydettiğim o kadar güzel bloglar çıktı ki karşıma, at fava bekle oldu resmen :( Bu konu biraz da "anda kalmak"la ilişkilendirilebilir sanki. O konuya o bloga odaklanabilsem, aklıma geldiği an sadece o yazıları düşünüp okumaya başlasam çözülecek ama dikkatimi toplayamadığım ve her dış etkenden etkilenip sağa sola daldığımdan favoriler doldu taşıyor. Böyle olunca bir şey öğrenmiş olmuyorum, aksine liste şişiriyorum, nerede sadeleşme?
💫 Yine Clubhouse'taki konuşma esnasında dinlediğim çözüm önerilerinden biri şu; yeni bir telefon aldığında eskisindeki uygulamaları direkt yenisine aktarmamak. İhtiyaç oldukça ekleyerek ilerlemek işe yarayabilir. Bir diğer öneri ekranları siyah beyaz kullanmak. Ekranı açtığımızda rengarek objelerle karşılaşmak ilgimizi merakımızı hep canlandırıyormuş. Bir diğer öneri ana ekranda mümkün olduğunca az uygulama bulundurmak. Böylece sürekli "şuna da bakayım" tetiklenmesine girmemek mümkün olabilir.
Bu konu bana Tolstoy'un İnsan Ne İle Yaşar kitabından bir bölümü anımsatıyor. "İnsana Ne Kadar Toprak Lazım" bölümünde toprağını işleyerek ailesini geçindiren Pahom aslında kendisine yetecek kadar / ihtiyacı kadardan ziyade daha çok daha da çok arazi sahibi olma hırsının neticesinde sadece başından topuklarına kadar bir toprak parçasına sahip oluyor ve orada hayatı da sona ermiş oluyor.
Yani diyorum ki "tercih etmek" biz insanlar için tanımlı bir eylem. Zamanı ve teknolojiyi nasıl kullanacağın, hangi platformları hayatına katacağın, faydasını sorgulayacağın (WIIFM - what's in it for me) seçici olmana bağlı.
Bu yazıyı okuduysan kanalıma abone olmayı.... değil de bu konuda çözüm önerilerin varsa beni haberdar edersen belki ben de denerim böylece sadeleşe sadeleşe and they lived happily ever after olur.
Artık ekranı kapatıp bi kahve koyma vakti geldi. Ya da gideyim de uyuyan kedime bulaşayım 💕