Pages

  • Ana Sayfa
instagram facebook linkedin

ÖTEBERİL


  • Sabah 08.40 treniyle Budapeşte’den Viyana’ya doğru ilginç yolculuğumuz başladı. Tren biletlerimizi internet üzerinden ÖBB’den almıştık ve çıktılarımızın üzerinde herhangi bir koltuk numarası yazmıyordu. Garda görevlilere sorduğumuzda onlar da bizim gibi şaşkınlıkla baktılar elimizdeki A4’lere. Biz de trene bindiğimizde bulduğumuz koltuklara oturduk. Bir süre sonra koltukların sahipleri geldi ve kalktık, başka boş koltuklara geçtik. Buranın da sahibi gelince restoran kısmına gidelim dedik. İlginçtir ki restoranda kimse tarafından rahatsız edilmeden yolculuğumuzu tamamladık. Sürekli bir şeyler satmaya çalışan garsonlar da olmadığından koltuklarda uyuklayarak yolculuğumuzu tamamlayabildik. Bu yolculuk bize ders oldu. Bundan sonra internetten tren bileti alırken mutlaka koltuk numaralarının beli olduğuna dikkat edeceğim veya olmuyorsa trene biner binmez restoran vagonuna yerleşeceğim :)
    Şehir merkezine varır varmaz otelimize (Hotel Geblergasse) bavullarımızı bırakıp burada yaşayan arkadaşım Ezgi’yle tesadüfen haberleşip buluştuk.

    Ezgi bizim için büyük şans oldu zira Viyana planımızı tam yapamamıştık. Havanın da çok sıcak olduğunu belirtmek isterim. Bu durumda nokta atışı geziler yapmak en iyisi oluyor. Otele ilişkin mini not: Odalar oldukça sıcak ama klimasız. Odalar geniş bu iyi bir şey ama kocaman odada mini bar buzdolabı yok.
    Buraya dair beni en heyecanlandıran şey Viyana’nın müzelerle dolu olması ve kısıtlı sürede hangi müzenin ne kadarını görebileceğim oldu. Müzeler ve saraylar erkenden kapanabiliyor veya haftanın her günü açık olmayabiliyor. Zamanı verimli kullanabilmek adına müze ve saray gezilerinde dikkatli plan yapmakta yarar var.  Listemiz ilk etapta şöyleydi: Sanat Tarihi Müzesi (Kunsthistorische Museum), Doğa Tarihi Müzesi (Naturhistorische Museum), MUMOK (MUseum MOderner Kunst) Sanat Müzesi, Leopold Museum, Albertino Museum. Viyana’da tam 2 günümüz vardı ve hakkımızı Sanat Tarihi ve Doğa Tarihi müzelerinde kulandık. Müzeler bir gün içinde tamamı gezilip görülemeyecek kadar büyük. Tek hücrelilerden dinozorlara, fosillerden göktaşlarına, insanın evrimine adım adım detay detay her şey sergileniyor Doğa Tarihi Müzesi’nde.  









    Gün içinde Berkin’in Viyana’da okuyan arkadaşıyla buluştuk. Günün kalan kısmında bize eşlik etti o da. Figlmüller’de mutlaka schnitzel yememiz gerekiyordu ve elbette yedik. Haritaların ilk gösterdiği adresteki restoran rezervasyonlu müşterileri alıyor. Yaklaşık 200 m ileride bir yerleri daha var Figlmüller’in, orada kapıda sıraya girdik, çok beklemeden ilerleyebildik ve güzel schnitzellerimizle karnımızı doyurduk.

    Viyana’da 2. güne odamızda yaptığımız sandviçli kahvaltımızla başladık.
    Müzelerin dışında saraylar mutlaka görülmesi gereken yapılardan. Franz Josef ve Kraliçe Elizabeth (yani Sisi) ‘nin yaşadığı Hofburg Sarayı (kışlık saray) ve Schönnburn Sarayı (yazlık saray) 2. günümüzde zaman ayırarak görebildiğimiz yerler oldu. Sarayların mimarisi, odaların ve eşyaların ihtişamı, gösterişli süslü objeler, dinlediğimiz öğrendiğimiz hikâyeler, imparatorluğun düzeni, tarih büyüleyici.
    Sarayların görkemi karnımızı acıktırdı J aslında karnımız her an acıkmaya hazır. Ezgi’nin önerisiyle Cafe Central’de yemeğimizi yedik. Wien Erdäpfelsuppe havuç, patates, dilim bacon ile yapılan bir tür çorba ve kendi damak tadımıza da uyuyor. Sıcacık çorba başlangıç için iyi geldi, önerilir. Buradaki cafelerde de ilginç olan servisin oldukça ağır olması. 2 tost yemek için 1 saat beklediğimizi sanırım itiraf etmem gerekiyor.
    Geriye 2 verimli saatimiz kalmıştı ve hızlıca Sanat Tarihi Müzesi’ne gittik. Bu müzedeyse Mısır, Antik Yunan ve Roma eserleri, resim koleksiyonları, heykeller, dekoratif eserler, firavun mezarları yer alıyor ve en on uzay çağına uzandırıyor, uzaya gönderilen uyduların hikâyeleri, uydunun varış noktasına vardığı an Dünya’da kutlama yapan ekiplerin görüntüleri, Mısır’da Roma’da kullanılan el aletleri, takılar vs heyecan verici. Keşke burada yaşasaydım dedim, özellikle Doğa Tarihi ve Sanat Tarihi müzelerini zamana yayarak, her katını, her konuyu ayrı ayrı detaylıca incelemeyi çok isterdim.
    Bu müzeden sonra tatlı için durmalıydık J Elbette Demel Cafe’de Apfelstrudel yiyip melange içmeliydim. Berkin’se bu tatlının meyveli versiyonunu denedi. Açıkçası tatlılar aklımızı başımızdan almadı. Beklentimiz yüksekti ama sakince tatlılarımızı yiyip kalktık J
    Sonra çarşı kışını, alışveriş yapılan yerleri dolaştık, sokak aralarını gezdik. Yağmur da yaklaşıyordu. Akşam yemeğimizi yine yerel olmayan bir yerde yedik, Berkin’in Hard Rock Cafe’lere büyük sevgisi oluştuğundan yine burger yine biralara talim ettik.
    Ertesi gün Prag günü. Heyecan dorukta çünkü Prag beklentim çok yüksek. Aşık olacağım bir şehir hayal ediyorum.



    Continue Reading
    Newer
    Stories
    Older
    Stories

    Başka Yerlerde De Yazıyorum

    blog sözlük

    Hakkımda

    Hakkımda
    Sırt çantama hoşgeldiniz. Bazen birkaç parçayla düşerim yola, bazense fazlasıyla bir şeyler bulunur çantamda. Rengarenk kalemler, mini mini defterler, yara bantları, ağrı kesiciler, parfümler, kitaplar diye gider.. her derde deva.. Böylece çıkarım öteberimle türlü türlü yollara..

    En Sonkiler

    Yazılarım

    • ►  2024 (2)
      • ►  Şubat 2024 (1)
      • ►  Ocak 2024 (1)
    • ►  2023 (4)
      • ►  Haziran 2023 (2)
      • ►  Mart 2023 (1)
      • ►  Ocak 2023 (1)
    • ►  2021 (5)
      • ►  Kasım 2021 (1)
      • ►  Ekim 2021 (2)
      • ►  Nisan 2021 (1)
      • ►  Ocak 2021 (1)
    • ▼  2020 (18)
      • ►  Ekim 2020 (1)
      • ►  Eylül 2020 (2)
      • ►  Ağustos 2020 (2)
      • ►  Temmuz 2020 (1)
      • ►  Haziran 2020 (6)
      • ►  Mayıs 2020 (5)
      • ▼  Nisan 2020 (1)
        • ORTA AVRUPA - 2. Kısım: Viyana
    • ►  2018 (4)
      • ►  Eylül 2018 (2)
      • ►  Nisan 2018 (1)
      • ►  Ocak 2018 (1)
    • ►  2017 (3)
      • ►  Eylül 2017 (3)

    İzleyicilerim

    Etiketlerim

    • gezilerim (8)
    • meydan okuma (8)
    • içimden gelen (7)
    • işte bunlar hep deneyim (5)
    • merhaba (3)
    • Belçika (2)
    • Brüksel (2)
    • Göç (2)
    • sevdiğim şeyler (2)
    • aftersun (1)
    • minimalizm (1)
    • sağlık (1)

    Neler Okuyorum

    Beril's books

    Şeker Portakalı
    it was amazing
    Şeker Portakalı
    by José Mauro de Vasconcelos
    Amok Koşucusu
    it was amazing
    Amok Koşucusu
    by Stefan Zweig
    Cesur Yeni Dünya
    really liked it
    Cesur Yeni Dünya
    by Aldous Huxley
    Yeni Soyadının Hikâyesi
    really liked it
    Yeni Soyadının Hikâyesi
    by Elena Ferrante
    Böyle Buyurdu Zerdüşt
    liked it
    Böyle Buyurdu Zerdüşt
    by Friedrich Nietzsche, Murat Batmankaya

    goodreads.com

    İletişim Kurmak İsterseniz

    Ad

    E-posta *

    Mesaj *

    Created with by BeautyTemplates

    Back to top