Pages

  • Ana Sayfa
instagram facebook linkedin

ÖTEBERİL

  • Günlerden 30 Ağustos Çarşamba. Bugün Sakız adasından Samos (Sisam) adasına geçiş günü. Bu yolculuğumuzu da büyük yolcu gemileriyle yapıyoruz. 08.10’da Chios limanından kalkıp Samos iskelesine bizi götürecek olan Hellenic Seaways feribotunu bekliyoruz. İnanılır gibi değil ama gemi tam 3 saat rötar yaptı ve yapılan tek açıklama “bunu onlar da bilemez, geldikleri limandan kaynaklı bu rötar” oldu ve devamında gelen "yaşasın devasa gemideyiz her yer bizim" heyecanımız:


    Bu da öfkem ve ben:


    Samos’tan kalkan otobüslerle ilk durağımız Kokkari’ye geldik. Burada Dina Pansiyon’da kaldık. Bu otele ilişkin vermek istediğim bir ayrıntı var. Rezervasyonumuza kahvaltı dahildi. Kahvaltı diyince en basit içerikli bile olsa biraz çeşit beklentiniz oluşabilir. Oluşmasın. Kahvaltı ekmek tereyağı reçel ve çay/kahveden ibaret. Daha fazlasını hayal etmemenizi öneririm.

    Eşyalarımızı odamıza atıp denize koştuk. Evet Gülay'cığımın ayağı artık iyileşmişti ve evet o da koşuyordu. Şaka şaka koşmasına izin veremezdim :) 

    Kokkari'de deniz aşırı dalgalıydı. Boyumu da aşan dalgalar. Bu durum hiç hoşumuza gitmedi. Elbette denize girmeyi deneyecektim. Zaten etraftaki insanlar da giriyorlardı ve dalgayı aştıktan sonra ilerisi rahat yüzmeye elverişliydi. Başaramadım :( Dalgaları aşamadım ama dalgalar boyumu kat kat aştılar. Onlar mutlu ben keyifsiz, vedalaştık.  

     

     

    Kokkari'nin pek tatlı, kalabalık görünen ama hiç rahatsız etmeyen, belki de restoranlar yan yana dizili olduğu için kalabalıkmış hissi uyandıran renkli cıvıl cıvı bir sahil şeridi var. 

     





    Hayatımın sonuna kadar orada yaşayabilirmişim gibi geldi. Çiçekler, renkler, sakinlik, kediler.. huzur.. 

      


     

     

    Akşam yemeğimizi bloglardan yapılan önerileri takip ederek güzel bir restoranda yedik. On numara beş yıldız bu restoranın adı Poseidon. Restoranın sahibi, mekanın ruhu, yemeklerin lezzeti, yemeğe gelen Yunanlıların yüzlerindeki gülümseme ve hayatı mutlu olmak için yaşıyormuş halleri bizi sandalyelerimize yapıştırdı. Zamanın nasıl da yavaş akmasını istedik.

     


    Adalar tatilimiz boyunca akşam yemeklerini hep soğuk mezelerden, tek tek deniz ürünlerini tadarak geçtik. Toplu toplu büyük menüler, balıklar sipariş etmenize gerek yok. Ufak ufak 3-4 çeşit sipariş ederek bir hayli doymuş olarak masadan kalkmak mümkün. Ve evet diğer bloglarda yazdığı gibi uygun fiyatlara yemeğinizi yiyebiliyorsunuz.

      

    Yemekten sonra caz müzik dinlemeye gittik. Ve artık zaman durmalıydı. Bu taraf restoranların olduğu sahil gibi hareketli olmamakla birlikte denize sıfır, daha az insanın olduğu, kokteylimizi keyifle yudumladığımız ve canlı caz müzik yapılan açık hava barını içinde barındırıyor. Cennet burasıydı. 

      

    Ve günlerden 31 Ağustos Perşembe. Bugün Pisagor'a geçiş günü. 

    Burası kendi halinde, yine de turist çeken ama sıkıcı bir kalabalık barındırmayan sıcak bir kasaba. İşlek olmayan, insanların rahatlıkla yollarında yürüyebildiği bir ana caddesi var. Cadde üzerinde hediyelik eşya satan yerler, mini marketler ve cafeler dizilmiş. Caddenin sonunda limana varıyorsunuz ve yol 2'ye ayrılıyor. Bu kollar üzerinde de tekneler, restoranlar, cafeler sıra sıra.

     



     

    Tabi önce Pisagor heykelini görmeliydik.

      

    Gece de görmeliydik:

     

    Burada geçirdiğimiz her gün Pythagoria Beach'te gündüzlerimizi tükettik. Sahil güzel, deniz harika, sahilde üzerinde yattığımız şezlonglar son derece konforlu, rahatlıkla dilediğinizi sipariş edebiliyorsunuz ve cüzdanınızın boşalma korkusu olmadan güneşin, müziğin tadını çıkarabiliyorsunuz. Cennet goes on :)

     





    Akşamları odamıza dönmeden önce marketten kahvaltılık alışveriş yapıp sabahları odamızın bahçesinde tatlı tatlı kahvaltımızı yapabildik. 

    Akşam yemeğindeyse 7/24 deniz ürününe kısa bir mola verip Samos şarabı güzel olur diyerek pizza şarap ile devam ettik. Pizzalar Pepinos Pizza'dan.  

      

    Böyle güzel bir yerde güne uykumuzu alarak ve erkenden başlayabilmek insana ekstra enerji veriyor. Kasabanın sokaklarını, taşları yolları böcekleri kedileri görme vakti.

     

     

      

     

      

    Ve bu an itibariyle Yunan adalarındaki tatilimizin sonuna geldik. Pisagor'dan sonraki durağımız Kuşadası üzerinden Didim olup oradan Gülay'cığımın yazlığına dönerek Ege turumuzu sona erdirmiş bulunduk. 

    Özetle; yaz güzel, güneş mis, Ege cennet. Tüm bunları sevdiğin dostunla harmanlamak mutluluğun ta kendisi.

      

      

    Continue Reading
    Newer
    Stories
    Older
    Stories

    Başka Yerlerde De Yazıyorum

    blog sözlük

    Hakkımda

    Hakkımda
    Sırt çantama hoşgeldiniz. Bazen birkaç parçayla düşerim yola, bazense fazlasıyla bir şeyler bulunur çantamda. Rengarenk kalemler, mini mini defterler, yara bantları, ağrı kesiciler, parfümler, kitaplar diye gider.. her derde deva.. Böylece çıkarım öteberimle türlü türlü yollara..

    En Sonkiler

    Yazılarım

    • ►  2024 (2)
      • ►  Şubat 2024 (1)
      • ►  Ocak 2024 (1)
    • ►  2023 (4)
      • ►  Haziran 2023 (2)
      • ►  Mart 2023 (1)
      • ►  Ocak 2023 (1)
    • ►  2021 (5)
      • ►  Kasım 2021 (1)
      • ►  Ekim 2021 (2)
      • ►  Nisan 2021 (1)
      • ►  Ocak 2021 (1)
    • ►  2020 (18)
      • ►  Ekim 2020 (1)
      • ►  Eylül 2020 (2)
      • ►  Ağustos 2020 (2)
      • ►  Temmuz 2020 (1)
      • ►  Haziran 2020 (6)
      • ►  Mayıs 2020 (5)
      • ►  Nisan 2020 (1)
    • ▼  2018 (4)
      • ►  Eylül 2018 (2)
      • ▼  Nisan 2018 (1)
        • KUZEY EGE ADALARI - 4. Kısım: Samos Adası
      • ►  Ocak 2018 (1)
    • ►  2017 (3)
      • ►  Eylül 2017 (3)

    İzleyicilerim

    Etiketlerim

    • gezilerim (8)
    • meydan okuma (8)
    • içimden gelen (7)
    • işte bunlar hep deneyim (5)
    • merhaba (3)
    • Belçika (2)
    • Brüksel (2)
    • Göç (2)
    • sevdiğim şeyler (2)
    • aftersun (1)
    • minimalizm (1)
    • sağlık (1)

    Neler Okuyorum

    Beril's books

    Şeker Portakalı
    it was amazing
    Şeker Portakalı
    by José Mauro de Vasconcelos
    Amok Koşucusu
    it was amazing
    Amok Koşucusu
    by Stefan Zweig
    Cesur Yeni Dünya
    really liked it
    Cesur Yeni Dünya
    by Aldous Huxley
    Yeni Soyadının Hikâyesi
    really liked it
    Yeni Soyadının Hikâyesi
    by Elena Ferrante
    Böyle Buyurdu Zerdüşt
    liked it
    Böyle Buyurdu Zerdüşt
    by Friedrich Nietzsche, Murat Batmankaya

    goodreads.com

    İletişim Kurmak İsterseniz

    Ad

    E-posta *

    Mesaj *

    Created with by BeautyTemplates

    Back to top